ADDAS´IN BAHCESİ

ADDAS´IN BAHCESİ

14.02.2016 2779

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v) risaletinin10. Yılının Şevval ayında Miladi 619 yılı Mayıs sonlarında veya Haziran başlarında Taif’e gitti. Taif Mekke’den yaklaşık 60 mil (96.540 km.) uzaklıktadır. Bu mesafeyi Efendimiz (s.a.) yanında Zeyd b. Harise (ra) olduğu halde gidiş ve dönüşte yaya olarak kat etmişti. Efendimiz (s.a.) yolda uğradığı her kabileyi İslam´a davet etmiş fakat onlardan hiçbiri bu daveti kabul etmemişti.
Efendimiz (s.a.) Taif halkı arasında on gün kaldı. Taif eşrafının her birine gidip İslam´ı anlattı. Onlar da: "Çık git memleketimizden!" dediler. Ona karşı ayak takımını kışkırttılar. Taif´ten çıkarlarken ayak takımı ve köleler Efendimiz´i (s.a.) takip ediyorlar Ona küfürler savurup bağrışıyorlardı. Taş atmaya ve çirkin sözler söylemeye başladılar. Mübarek nalınları kana bulanıncaya kadar ayaklarına taş attılar. Zeyd b. Harise Efendimiz´in (s.a.) önüne-arkasına geçerek vücudunu ona siper ediyordu. Nihayet o da başından yara aldı. Ayak takımı Taif´ten 3 mil (4.8 km) mesafede bulunan Utbe ve kardeşi Şeybe b. Rabia´nın bahçesine varıncaya kadar Efendimiz´i (s.a.) takip ettiler. Sonra da geri döndüler. Resulullah (s.a.) bir üzüm bağının yanına geldi. Duvara yaslanarak bir asmanın gölgesinde oturdu. Biraz oturup da kalbi sükünete kavuşunca karşılaştığı bu şiddet hareketinden kalbinin üzüntü ve kederle dolduğuna kimsenin kendisine iman etmemesine üzüldüğünü gösteren şu meşhur duayı yaptı:
"Allahım! Kuvvetimin zayıflığını çaresizliğimi ve halk üzerindeki güçsüzlüğümü ancak sana şikayet ederim. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Güçsüzlerin Rabbi sensin. Sensin benim Rabbim. Beni kime bırakıyorsun? Beni asık suratla karşılayan yabancılara mı? Yoksa işimi eline teslim ettiğin bir düşmana mı? Eğer bana karşı gazap etmediysen ben hiçbir şeye aldırış etmem. Fakat afiyetin benim için daha engindir daha hoştur. Gazabına uğramaktan veya azabına layık olmaktan karanlıkları yırtıp aydınlatan dünya ve ahireti selamete ulaştıran zatının nuruna sığınıyorum. Sadece sana iltica eder ve senin rızanı dilerim. Senden başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur."

Utbe ile Şeybe onu görünce merhamet duyguları harekete geçti. Addas denilen Hristiyan köleyi çağırarak ona: -"Şu üzümden bir salkım al da bu adama götür." dediler. Addas üzüm salkımını Resülullah´ın (s.a.) önüne koyduğunda Resülullah (s.a.) elini uzatıp "Bismillah" deyip yedi. Addas Efendimiz´e (s.a.): -"Bu sözü bu beldelerin halkı söylemez." dedi. Efendimiz (s.a.): -"Sen nerelisin? Senin dinin ne?" diye sordu. O da: -"Ben Hristiyanım. Ninova´lıyım" dedi. Efendimiz: -"Salih zat Yunus b. Metta´nın (a.s.) memleketinden mi?" dedi. Addas: -"Sen Yunus b. Metta´yı nereden biliyorsun?" dedi. Efendimiz (s.a.): -"O benim kardeşimdir. O bir peygamberdi. Ben de bir peygamberim." dedi. Addas hemen diz çökerek Efendimiz´in (s.a.) başını ellerini ve ayaklarını öpmeye başladı.

Sizleri bu tarihi anlarin yasandigi Vec Vadisi ve Addas (r.a.) in Efendimize Uzum ikram ettigi bahcenin fotograflariyla basbasa bırakıyorum.